SELÜLİT NEDİR?
Selülit derinin hızla yayılan akut enfeksiyonudur. Erizipelden farklı olarak subkutan (deri altı) dokuları tutma özelliğine sahiptir. A-GBHS (A Grubu Beta Hemolitik Streptekok) veya S.aureus en sık görülen bakteriyel etkenlerdir.
Cilt travması veya altta yatan cilt hastalığı, selülit gelişmesi için yatkınlık yaratır. Nadiren etken hematojen yolla gelerek deri ve deri altı dokulara yerleşir. Etken deriye girdikten birkaç gün sonra lokal hassasiyet, ağrı ve eritem gelişir. Halsizlik, ateş (38-40ºC) ve üşüme görülür. lezyon bölgesi kırmızı, sıcak ve ödemlidir. Selülitte, lezyonun kenarları erizipelde olduğu gibi keskin sınırlarla ayırt edilemez. Bölgesel lenfadenomegali görülebilir ve bakteriyemi oluşabilir. Lokal abse gelişimi, tutulan bölgede parça parça nekroz alanları görülebilir.
Selülite neden olan etken, lenfatikler ve kan dolaşımı yoluyla hızla yayılabildiği için ciddi bir enfeksiyondur. Yaşlı hastalarda alt ekstremitede selülit görüldüğünde, tromboflebit araştırılmalıdır. Kronik ödemi olan hastalarda selülit gelişirse çok hızlı yayılım gösterir. Koroner by pass ameliyatı için safen venleri alınan hastalarda da alt ekstremite selüliti sıktır. Nadiren klinik tabloya lenfanjit eşlik eder.
Olguların çoğunda bakteriyolojik olarak etkenin gösterilmesi güçtür. Bu enfeksiyonda giriş kapısı çoğunlukla Tinea pedis lezyonlarıdır. Selülite bağlı lenfatik drenajın bozulması ödemin daha da çok artmasına neden olabilir. Oluşan lenfatik obstrüksiyon selülitin rekkürrensinde önemli rol oynar.
Laboratuvar tetkiklerinde polimorf nüveli lökositoz ve sola kayma genellikle bulunur. A-GBHS ve S.aureus selülitin en önemli etkenleridir. Fakat diğer mikroorganizmalarda nadiren selülit yapabilir.
Selülit Tanısı için selülit lezyonunun kenarından alınan aspirasyon materyali, deri biyopsisi ve kan kültürlerinin ancak %25’inde etken gösterilebilir.

Selülit Tedavisi
Selülitten şüphe ediliyorsa ilk seçenek erizipelde olduğu gibi penisilinlerdir. Selülit derinin daha derin tabakalarını tuttuğundan ve bakteriyemi gelişme riski fazla olduğundan parenteral tedavi uygulanmalıdır. Penisilin kristalize 12-20 milyon Ü/gün 4-6 bölünmüş dozda verilmelidir. Klinik tablo 3-5 günde düzelince, oral penisilin preparatları verilebilir. İlaçların dozları erizipelde olduğu gibidir.
Etiyolojide stafilokok şüphesi varsa penisilinaz dirençli penisilin kullanılmalıdır. Penisilin alerjisinde eritromisin iyi bir seçenektir. Yine penisiline alerjik ve penisilin tedavisine yanıtsız olgularda vankomisin seçeneği de unutulmamalıdır. Diabetes mellituslu olgularda özellikle ayaklarda gelişen selülitte 3. kuşak sefalosporin + aminoglikozid veya klindamisin + aminoglikozid veya tek başına karbapenem kullanılabilir. Tedavi süreleri en az 10 gün olmalıdır.
Lokal yara bakımı için immobilizasyon, ekstremitenin elevasyonu önemlidir. Ülserli bölge varsa üzerine steril serum fizyolojikli gazlı bezler örtülmelidir.
özel bir hastanedeki dermatoloji kliniğine gittim selülit enfeksiyonu tanısı koydular ve ilk önce sulcid iğne verdiler çünkü oral yolla alamıyorum yan etkilerini daha çok yaşıyorum yaşam kalitemi daha da etkiliyor ayrıca ben kronik karaciğer s hastasıyım yani portal hipertansiyona bağlı gelişen KCS ve splenorenal şant ameliyatı geçirdim 1996 yılında buna rağmen selülüt enfeksiyonuna karşılık sulcid işe yaramayınca (6 doz ampül) croccilex antibiyotik kullandım 2 kutu ve rivanol ile pansuman yapıp fucidin pomat uyguladım ve 22 eylülden beri bununla uğraşıyorum dün kontrole gittim toparlanmış dedi dermatog genel cerrahiye yönlendirdi içinde kalanı da boşaltabilirler dedi ancak cerrah hanımefendi tekrar bir kutu duocid 375 mg verdi ama artık antibiyotik kullanmak istemiyorum midem ağrıdığı gibi birde antibiyotik yüklenimi çok oldu benim gibi bir hastaya sadece başka bir çözümü yokmu
Enfeksiyon olduğu net ise başka çözümü yok. Bakteriyel enfeksiyonlar antibiotik tedavisi ile çözülür. Doktorlarınız tavsiyesine uyunuz. Geçmiş olsun.