Televizyonun Çocuk ve Psikolojisi Üzerindeki Etkileri
Büyüklerimiz hep ne der televizyon yokken muhabbet çoktu. Hatırlar mısınız ben hayal meyal hatırlıyorum mahalledeki evlerde tek tük siyah beyaz televizyonların olduğu o küçük ekrana bütün mahallelinin kilitlendiği Dallas’ı seyrettiği ve İstiklal Marşı ile televizyonun kapandığı…
Biz mutlu çocuklardık. O zamanlar kaçırılıp öldürülen çocuklar yoktu. Organ mafyası yoktu ya da biz bilmezdik. Sokaklar çocuklarındı. Akşam ezanı ile çocuklarına eve girmeleri yönünde bağırmaya başlayan anneler cevaben çocukların klasik sözü ‘Anne 5 dakika daha’…bizim beş dakikalarımız hiç bitmezdi. Ağaç tepesinden, topun ardından, kedi kovalamaktan, topaçla oynayıp, miskette yenilmekten evcilik oynamaktan, körebe, saklambaç, yakan top, istop, çay-kahve-gazoz oynamaktan daha önemli hiçbir işimiz yoktu bizim.
Çocuklar herkesi tanırdı karşı komşunun evine gelen misafiri, Ayşe teyzenin ne kadar süt aldığını, Hacı Hasan’ın kızının ne zaman düğün yapacağını çocuklar muhakkak bilirdi.
Bizim çocukluğumuzda bütün çocuklar mucitti. Hayalperesttiler. İki yastıktan ev yapmanın bir ağaç dalından gemi yapmanın, bir borudan silah yapmanın keyfini ancak onlar sürdü.
Durumun vahametini sadece televizyonla sınırlamak gerekirse bir çocuk aklı erdiği andan itibaren kendisine hiç seslenilmediği sürece tam 10 saat duraksız televizyon izleyebilirmiş. Bir insan ömründen çalınan koca bir 10 saati düşünebiliyor musunuz? Askında çocukları suçlamamak gerek çünkü onların rol modelleri biziz. Biz ne yaparsak onu yapıyorlar. Son ne zaman çocuğunuzla dışarı çıkıp onunla top oynadınız, çimenlerde yuvarlandınız, son ne zaman o sizinle oynamayı istediğinde ‘git salonda televizyon izle çizgi film vardır’ demek yerine yemek yapmayı bırakıp onunla dışarı çıktınız?
Alkol gibi sigara gibi madde bağımlılığı gibi önüne geçilmediği takdirde ekran bağımlılığı küçük yaşlarda başlayıp ölene dek sürebiliyor. Üstelik sadece gözlerini değil vücudunu ruh halini kişiliğini de yanlış yönde etkiliyor.
Çok sık duyduğunuz bir hikâye anlatacağım. Tecrübeyle sabit olup doğumuna dahi şahit olduğum yeğenim daha küçücükken televizyon izlemeye alıştı. Sabah kalkıp yüzünü dahi yıkamadan televizyon karşısına geçen yavru bütün gününü bütün gecesini bir televizyon koltuğunda geçirmekten rahatsız olmazdı. Yemeğini televizyon karşısında yer, kıyafetini televizyon karşısında giyer, ilacını suyunu meyve suyunu hep televizyon izlerken içirirlerdi. Ebeveynler yanlış yaptıklarını anladıklarında çocuk artık 5 yasındaydı ve televizyonda izlediği ne kadar şiddet içerikli film varsa hepsini yaşıtları üzerinde kullanmaya başlamıştı. Ve belirtiler bununla sınırlı değildi. Konuşma bozukluğu, uyku bozukluğu, sokağa çıkıp temiz hava solumadığı için ciddi rahatsızlıklar, yeme bozukluğu ilerleyen zamanlarda görülen asosyallik ve en önemlisi kendini ifade edememe özgüven eksikliğinin alt yapısı artık çoktan hazırdı.
Korktunuz mu? Korkun. Ve sevdiğiniz tanıdığınız ne kadar çocuk varsa onlarla oyun oynayın. Kendilerine güvenmelerini, ifade etmelerini, özgün fikirler bulmalarına yardımcı olun.
Dünyaya büyük bir iyilik etmiş olursunuz.