Behçet Hastalığı
Türk bir doktor olan Hulusi Behçet tarafından ilk kez teşhisi konulan Behçet hastalığı olarak ağız içerisinde ve cinsel organda görülen ülserlerle, deri, eklem, göz ve damarlarda meydana gelen tutulmalarla kendisini göstermektedir. Bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalık olan Behçet hastalığının sebebi günümüzde hala tam olarak bilinememektedir. Behçet hastalığı en çok 30 – 40 yaş arasındaki erkeklerde görülmekte ve erkeklerde kadınlara göre daha ağır bir şekilde seyretmektedir.
Behçet Sendromu olarak da adlandırılmakta olan bu hastalık, eğer tedavi edilmezse birçok probleme sebep olabilmektedir. Özellikle gözlerde ciddi sıkıntılar yaşanabilmektedir. Behçet hastalığı birkaç sene boyunca tedavi edilmezse, gözlerde iltihapla birlikte ilerleyen dönemlerde körlük görülebilmektedir. Göz rahatsızlıklarının yanı sıra tedavi edilmeyen Behçet hastalığı nörolojik problemlerin meydana gelmesine de sebep olmaktadır. Bu hastalarda felç, kişilik bozuklukları ve menenjit gibi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bir diğer ciddi durum ise damar iltihaplanmalarıdır ve tedavi edilmediği takdirde damarlarda ölümcül anevrizma yırtıkları meydana gelebilmektedir.
Yukarıda saydığımız ciddi durumlarla karşı karşıya kalmak istemeyen Behçet hastalarının mutlaka bir hekim tarafından düzenli olarak kontrol edilmesi gerekmektedir. Behçet hastalığının herhangi bir tedavisi olmasa da, rutin takiplerle kontrol altına alınabilme imkanı bulunmakta ve hastalığın ilerlemesi ve ciddi rahatsızlıklara sebep olması önlenebilmektedir. Behçet hastalarının düzenli kontrol ve takibin yanı sıra ilaç da kullanmaları gerekmektedir.
Behçet hastalığı için günümüzde kabul görmüş olan tek tanı testi paterji testidir. steril tuzlu su çözeltisinin deri altına enjekte edilmesi ya da steril iğne ile cildin delinmesinin ardından 24 – 48 saat içerisinde bir papül ya da püstül oluşursa test pozitif sonuç vermiş demektir. Testin sağlıklı olması için, aktif Behçet hastalığı belirtilerinin görülmesine ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu test hastalığın süresi, şiddeti ve belirtilerinin varlığına bağlı olarak tespit etmemektedir. Testin bir kez pozitif çıkması bir kez daha tekrarlandığında yeniden pozitif olacağı anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda Paterji testinin pozitif çıkması kesinlikle Behçet Sendromu olduğu anlamına gelmemektedir. Test sonucu ile birlikte diğer belirtiler de göz önünde bulundurularak kesin teşhis konulmalıdır. Behçet hastalığı teşhisinde hastanın kanı alınarak, HLA doku tipi de araştırılabilmektedir. HLA – B5 ve HLA – 51 doku tipleri bazı Behçet hastalarında daha sık görülmektedir. Ancak yine de Behçet teşhisinin konması için kesinlikle bu genlerin bulunması şart olmamaktadır.
Günümüzde henüz Behçet hastalığı teşhisi için kullanılan kesin bir test yöntemi bulunmamaktadır. Behçet hastalarına yapılan rutin kontrollerde bazı hastaların sedimantasyon oranı, hastalığın alevlenme dönemlerinde artı göstermektedir. Fakat bu durum tüm hastalar için genel olarak geçerliliğe sahip değildir. Aynı şekilde alevlenme dönemlerinde bazı enzim düzeylerinde de artışlar görülmektedir. Ancak kimi zaman da bazı hastaların tahlilleri oldukça normal görünürken, çok ağır semptomlar gösteriyor olabilmektedirler.